Malumatfuruş #30 “The Conquest of Happiness”

Bertrand Russell’ın Mutlu Olma Sanatı kitabından esinlenilmiştir.

Emirhan Çalışkan
5 min readMar 25, 2022

Orjinal ismi çok güzel olmasının aksine çeviri ismini çok beğendiğim bir kitaptır Conquest Of Happiness — Mutlu Olma Sanatı—. Kendisi çok iyi bir matematikçi ve filozof olmasıyla idollerimden biri olmuştur Bertrand Russell. Russell’dan yola çıkarak kendisiyle ilgili bir yazı yazmaya koyuldum.

MUTLU OLMA SANATI. Malumatfuruş yazı dizimde beni en çok zorlayan yazılardan biri oldu diyebilirim. Çok kıymetli matematikçi, filozof, yazardan ve idolümden çıkmış bir kitap. O yüzden ince eleyip sık dokumam gerektiğini düşündüm. Çok zamanımı aldı ama değdiğini düşünüyorum.

Mutlu Olma Sanatı (Say Yayınları)

Giriş

Bu bir psikoloji kitabı değil. Bu nedenle, bilimsel bir mercekten bakılmamalıdır. Mutluluğun araştırılması üzerine daha sağlam bilimsel bir desteğe sahip bir kitap aramaya meyilli olanlar için başka kitaplar mevcuttur fakat güzel bir başlangıç olma niteliğinde. “Mutlu Olma Sanatı”, Din, Ahlak, Eğitim, Cinsellik vb. gibi çok çeşitli konularda bir sürü kitap yazan İngiliz filozof Bertrand Russell tarafından yazılmıştır. Bunlarla Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır. Ve bu kitapta tam olarak sergilenen bilgeliğinin yanı sıra toplum hakkındaki keskin kavrayış birçok kişinin ufkunu açacaktır.

Mutlu Olmaya Karşı İlgimiz mi Azaldı?

Russell’a göre, mutlu bir yaşamın ana bileşenlerinden biri, “şeylere karşı dostça ilgi” dediği şeydir:

“Mutluluğun sırrı şudur: İlgi alanlarınız olabildiğince geniş olsun ve sizi ilgilendiren şeylere ve kişilere karşı tepkileriniz düşmanca değil, olabildiğince dostça olsun.”

Çocuklar her şeye kendiliğinden bir ilgi duyarlar: “Dünya onlar için sürprizlerle doludur ve onlar sürekli olarak bilginin peşinde koşma şevkiyle meşguldürler, elbette skolastik bilgi değil, bilgi edinmekten ibaret olan türden. dikkatlerini çeken nesnelerdir.” Yetişkin insanlar, aksine, büyüdüklerinde genellikle dünyaya olan ilgilerini kaybederler. Bunun bir nedeni, insanın dünyaya alışmasıdır. Etrafımızı saran şeyler, çocukluğumuzda olduğu gibi, yeniliklerini ve bizi şaşırtma yeteneklerini kaybederler. Ancak Russell’ın vurguladığı gibi, bu genellikle bir yanılsamadır. Açık, sorgulayan zihne göre dünya hala gizemler ve sürprizlerle dolu.

Her şeyi gördüğünü sananlar muhtemelen yanılıyorlar. Mesela hangimiz gökyüzünün neden mavi olduğunu gerçekten açıklayabilir? Böyle yaygın bir konuyu sorulduğu gibi cevaplayabilecek var mı? Aynı şey, biri bize dünyanın yedi harikasını veya Afrika’da hangi ülkenin ziyaret edilebilecek en ilginç manzaralara sahip olduğunu sorduğunda da geçerlidir. Dünyaya ilişkin günlük bilgimizin dış sınırlarına, sınır çitlerine adım atmak inanılmaz derecede kolaydır.

Mutlu Olabilmek Mümkün mü?

Russell, mutlu olmak için mutsuzluktan kurtulmamız gerektiğini savunuyor. Hangi şeylerin bizi mutsuz ettiğini anlamaya çalışmalıyız. Bu yüzden kitabı iki bölüme ayırmıştır. Birinci bölüm mutsuzluğun nedenlerini ele alırken, ikinci bölüm mutluluğun nedenlerini araştırıyor. Russell’a göre, çeşitli mutsuzluk türlerinin nedenleri kısmen sosyal sistemde, kısmen de bireysel psikolojide yatmaktadır.

Canımız Çok Sıkılıyor!

Kesinlikle atalarımızdan daha az sıkılıyoruz, ama günümüzde canımızın sıkılmasından daha çok korkuyoruz; hatta canımızın sıkılmasının doğal bir durum olmadığına inanıyoruz ve bu nedenle her an bir tür heyecan peşinde koşarak bundan kaç(ın)maya çalışıyoruz.

Çok heyecan dolu bir yaşam yorucudur ve kişi zevkin önemli bir parçası olarak düşünülen heyecanı canlı tutmak veya eşit seviyede tutmak için sürekli olarak daha güçlü uyaranlara ihtiyaç duyacaktır.

Sürekli çalışma olmadan hiçbir büyük başarı mümkün değildir, bu nedenle daha yorucu eğlence türleri için çok az enerjinin bırakılmasını talep eder; can sıkıntısı veya monotonluk, bir anlamda, verimli bir yaşam için gerekli bir bileşen haline gelir.

Maviyle Yeşilin Buluştuğu Yer: “Mutluluk Konakları”

Kıskançlık gibi zehirli duygular büyük ölçüde hatalı bir düşüncenin tetiklenmesinden kaynaklanır. Sürekli karşılaştırma yapmak(OLUMLU-bende iyi bir özellik veya nesne var ama başka birinde daha iyisi var; OLUMSUZ-bende iyi bir özellik veya nesne yok ama başka birinde var) elindeki neşe ve zevki tamamen ortadan kaldırmaktadır.

İronik bir şekilde, can sıkıntısı korkusu, dürtülerimizi tatmin etmek için gitgide daha ağır dozlara ihtiyaç duyan bir uyuşturucu bağımlısı gibi, her zamankinden daha heyecan verici aktiviteler aramamıza neden oluyor. Peki mutlu olduğumuz nokta olacak mı bu yolculukta? O mutlu olduğumuz noktayı yakalayınca daha fazlasını isteyecek miyiz?

Modern hayatın yarattığı yorgunluğun ve mutsuzluğun çoğu, büyük ölçüde benliğe, diğer insanların bizi nasıl gördüğüne ve kontrolümüz dışındaki şeyler hakkında düşünmeye dayalı olan bu aşırı abartıdan kaynaklanır. Benzer şekilde, mutluluğumuzun çoğunu sağlayan şeylerin kökleri kendi dışımızda olan şeylere dayanır.

Kitaptan Alıntıladığım Cümleler

“Mutlu bir yaşam, sakin bir yaşamla mümkün olur, çünkü gerçek hoşnutluk, ancak sakin bir ortamda yeşerebilir.”

Şimdi Russell’ın bu cümlesini biraz irdeleyelim. Gürültü kelimesinin anlamına gidelim. Gürültü kelimesi bozucu etki anlamına geliyor. Yani sessiz ortamı burada gürültüsüz ortam olarak tanımlayabiliriz. Bozucu etkilerden uzaklaşmamızı tavsiye etmiş bizlere.

Kendi başımıza erişebileceğimiz mutluluk çok azdır. Çok fazla istemekse, olası olanı da elde edememeye yol açabilir.

Temel birkaç problemle karşı karşıya kalıyoruz bu cümleyle. Mutluluk ulaşılabilecek bir nokta mı? Ulaştığımız zaman daha fazlasını isteyecek miyiz?

İlgilerinizi olabildiğince genişletin; sizi ilgilendiren şeylere karşı tepkilerinizin düşmanca değil, olabildiğince dostça olmasına bakın.

İnsan doğası ve bu dünyanın yapısı bu çeşitlilikleri anlamayı tavsiye ediyor. Çünkü dünyayı anlamlandırma ihtiyacımız var. Bunları yaparken doğanın ve var olan nesnelerin dostumuz olduklarını unutmayalım.

İnsan kendisine saygı duymazsa, kolay kolay gerçek mutluluğa kavuşamaz. İşinden utanan birisinin kendisine saygı duyması zordur.

Önümüzdeki engelleri ve kafamızı meşgul edecek engelleri ne kadar çok ortadan kaldırırsak o kadar odaklanabiliriz.

Bir insan, kısa bir zaman için de olsa, ruhu neyin yücelttiğini bir kez anladıktan sonra, kendisini bencilliğe, küçüklüklere, önemsiz aksilikler yüzünden üzüntüye kaptırmaz ve alınyazısından korkmaz.

Tabi bu cümledeki düşüncenin yanı sıra mutlu olabilmek için öncelikle mutsuz olmayı engellememiz lazım. Her zaman mutsuzluğun tersi mutluluk olacak diye bir durum yok. Ne mutlu ne de mutsuz olabilmek önemli bir adım. İlk etapta olumsuzu yok edip, sonradan olumluya ulaşma çabasında olmalıyız.

Çıkarımlar

Bertrand Russell, bu eseri “uygar ülkelerdeki çoğu insanın muzdarip olduğu sıradan günlük mutsuzluk” için bir tedavi olarak önermektedir. Uygar dememin sebebi Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi Piramidine göre belli bir seviye üstündeki kişileri hedeflemiştir. Bunu unutmamak lazım ama böyle kavramlarıda bir yandan düşünmenin gerekliliğini unutmamak lazım.

Diğer yandan bu kitap kesinlikle hayatın bizi rahatsız eden birçok yönü hakkında düşünme şeklimizi değiştirmeye yönelik çok yönlü yaklaşımlar sunmaktadır. Russell’ın bu denemesi nettir ve içine atlamak çok kolaydır. Birçok yönden, karmaşık felfesi kitaplardan daha anlaşılabilir bir felsefe parçası. Okurken çoğu zaman eğlendiğimin bilincine vardım. Ayrıca çoğu düşünceye hemfikir olarak kitabı onaylarken buldum kendimi— Russell’ın tavsiyelerinden bazıları o kadar mantıklı ve aynı zamanda kabul edilebilir görünüyor ki, şu anki düşünce tarzınıza bakıyorsunuz ve kendinizi biraz aptal gibi hissediyorsunuz.

Russell, okuyucuyu önce mutsuzluğun ana nedenleri olarak gördüğü şeylere götürüyor. Bence kitap boyunca ana tema, sorunlarımızın çoğunun temelinde aşırı kendini kaptırma olduğuydu. Ne zaman kendimizin çok önemli olduğuna inansak ya da ne zaman para ve başarıyı sadece kendi çıkarımız için elde etmeye odaklansak, kendimizi geçici bir tatmin ve kaçınılmaz hayal kırıklığı döngüsüne atarız.

Bu kitap o kadar basit, zamansız tavsiyelerle dolu ki, herkese tavsiye ederim.

--

--