Malumatfuruş #36 “Moral Decadence”

Ahlaki Çöküş En Az Fiziksel Çöküşler Kadar Tehlikeli

Emirhan Çalışkan
4 min readOct 20, 2023

Bu yazıyı yazmaya yıllar önce karar vermiştim. Ahlaki çöküş (Moral Decadence) kavramını bir yerden duyup not almıştım. Maraş ve birçok ilimizi etkileyen doğal afet sonucu kafamda tekrar gün yüzüne çıktı bu kavram. Anlayacağınız üzere yazının ilk çıkış noktası kesinlikle fiziksel bir yıkımla ilgili değil, burada yaraları deşme amacında değilim. Sadece deprem benim için tetikleyici unsur oldu. Bu dünyayı ilgilendiren konunun yerel olarak nasıl başladığını düşünelim, ihtimalleri ortaya koyalım. İlk ihtimal coğrafyamız için ahlaki problemler , herkesin ahlaksız olduğunu düşünmek ile başlamış olabilir. Başka bir ihtimal ise göz önündeki kişileri (Siyasetçi, sanatçı) böyle yargılayıcı bakışlarla görmek istedikleri gibi gördükleri için ahlak karşıtı eylemlerde bulunuyor olabilir.

Ahlaki çöküş, toplumun kendisi kadar eski bir sorundur. Küresel tarihin her noktasında, topluluklar ve uluslar ahlaki çürüme ve ahlaksızlık sorunlarını tartışmışlar. Genç nesilleri etik dışı, ahlaksız veya yozlaşmış olmakla suçlamayan veya yargılamayan yaşlı bir insanı hayal etmek çok zordur. Daha yaşlı nesillerin gözünde ergenler ve genç yetişkinler çok saldırgan, çok cahil ve çok vandaldır. Ne yazık ki, ahlaki çöküş sadece nesiller arası bir sorun değildir.

Ahlaki Göçük Altında Kalmak

Ahlaki çöküş öznel değil, nesnel bir gerçekliktir. Toplumun dramatik bir şekilde dönüştüğü gerçeği kimse inkar edemez. 21. yüzyılın Üçüncü on yılındaki yaşam(2020–2030), bir asır öncesinden çok farklı. Günümüze bakarsak şiddet yaygınlaştı. Cinsel taciz, sözlü veya fiziksel şiddet hatta yolsuzluk gündelik bir olay haline geldi. Para veya maddi refah, finansal getiri, saygınlık ve otorite için ahlaki ilkelerinden kolayca vazgeçebilecek milyonlarca insan olduğunu iddia edebiliriz. Bu ahlaki çöküşün toplum üzerinde düşünülenden daha fazla olumsuz etkisi vardır. Çünkü bu etki kültürel, ahlaki ve sosyal normları değiştirir. Normal kelimesi norm kelimesinden türemiştir. Norm kelimesinin sözlük anlamı: “kural olarak benimsenmiş, yerleşmiş ilkeye ya da yasaya uygun durum”. Toplum veya halkın çoğunluğu normları veya neyin normal olduğunu belirler diyebiliriz.

Gün geliyor tabularımız normalimiz oluyor ve her şeye alıştığı gibi insan bunlara da alışıyor.

Ahlak Standartları Enstitüsü(ASE)

Uygun davranışlar için yeni ama daha düşük standartlar belirler. Halkın şiddeti kabul etmesini teşvik eder, ayrımcılığı ve adaletsizliği haklı çıkarır ve toplumların gelişmesini sağlamak için çok önemli olan sosyal gelişme fırsatlarını sınırlar.

“Ahlaki çöküş”, araştırma ve uygulamada popüler bir terimdir. Bir yazara göre “toplumda sağlam ahlakın sürdürülememesi” olarak tanımlanabilir. Yani ahlaki çöküş başarısızlık demektir. Aynı zamanda düşüş, çürüme ve ahlaksızlık anlamına da gelir. Farklı topluluklar arasında ortak bir algı, toplumun ahlaki taahhütlerinin hızla bozulduğu yönündedir. Ahlak artık toplumdaki mükemmellik standardı değildir. Artan sayıda insan, ahlaki standartlar ve etik ilkeler yokmuş gibi davranıyor. Sıradan bir işçi ya da bir devlet memuru olması fark etmez — ahlaki çürüme kolektif bir gerçekliktir. Yani süreçte herkesin payı vardır ve bu süreç herkesi de etkiler.

Ahlak Dışarıdan Nasıl Görünüyor?

Ahlakı çöküşün belirtileri ve semptomları her topluluk için farklılık gösterebilir. Bununla birlikte, bu çöküşün öne çıkan birkaç özelliği vardır. Örneğin, toplumda artan yolsuzluğun ve şiddetin bir kabulüdür. Amerika Birleşik Devletleri’nde bireysel silahlanma ve halka açık ortamlarda kurşunlama olaylara bakmak yeterlidir. Kendi toplumumuz içinse kadına şiddet olaylarına bakmak yeter ve artar. Bu olayların artışları ve sıklığı azalmamaktadır ancak toplum, şiddetin yol açtığı acı ve kederlere karşı daha az duyarlı hale gelmektedir. Gün geçtikçe daha fazla insan kişisel, sosyal, ekonomik veya duygusal sorunlarını çözmeye çalışırken şiddete başvuruyor. Bir haber daha çıkar ama hayat devam eder, haberdeki kişiler için devam etmeyebilir.

Sorun sadece toplumun alt kademesi dediğimiz halkta değildir. Alt kademe derken aşağılama olarak algılamayın. Yöneticiler yani halkın seçtiği kişiler üst kademe ve halk alt kademedir. Sorunun diğer bir yüzü üst kademededir. Siyasi ve mali yolsuzluk. Yolsuzluk ahlaki çöküşün bir başka işaretidir . Siyaset kirlendi, belki hiç temiz değildi. Politikacılar ve otorite figürleri, bu tür eylemlere önemli maddi, siyasi veya sosyal getiriler vaat ettiği için başvurabiliyor. Temel ahlaki ilkelerinden bile isteye vazgeçiyorlar. Bu durumu sadece üst kademe için düşünmeyelim. Alt kademeden biri ahlaksız olabilir. Sadece elinin altında güç yoktur.

Ülkemizde mali yolsuzluksa diğerleri yanında minik bir sorundur. Dünyada lobicilik denen faaliyetler insanların paralarını açıkça manipülasyon, aldatma ve suistimal yoluyla yasa dışı zenginleştirme için yaratılan finansal piramitlere yatırıyor.

Ahlaki uzlaşmayla dolu bir toplumda, en etik ve kararlı kişi bile ahlaksızlığın zarar verici etkilerini hisseder. En ciddisi muhtemelen toplumda daha düşük ahlaki standartların artan kabulüdür. İnsanlar artık şiddeti, ayrımcılığı, tacizi veya çatışmaları umursamıyor. Daha yüksek ahlaki idealleri savunmak için günlük işlerini yapmakla çok meşguller. Ahlaki çöküşün kurbanı olduklarında bile çıkarlarını savunacak veya adalet arayacak durumda olmayabilirler. Şiddet ve yolsuzluğun cezasız kalması alışılmadık bir durum değil. Mağdurlara suçlu muamelesi yapmak da yaygındır ve bunun tersi de geçerlidir. Ahlaki çöküş, ahlaki davranış standartlarını düşürür. Etik ve adalet için yeni ama daha düşük kriterler yaratır. Basitçe söylemek gerekirse, insanların artık ahlaki veya etik davranması gerekmiyor. İnsanlar artık birbirlerinden dürüst olmalarını beklemiyorlar.

Gençlik Bitmiş

Tarih boyunca gençlerin asi ve büyüklerini dinlemeyen olarak algılandığı doğrudur. Bu algı antik Yunanistan ile sınırlı değildir ve tarih boyunca birçok kültür ve toplumda bulunabilir. Ancak, gençlerin yekpare bir grup olmadığını ve davranış ve tutumlarının çeşitli faktörlere bağlı olarak büyük ölçüde değişebileceğini belirtmek önemlidir. sosyo-ekonomik durum, kültürel geçmiş ve bireysel deneyimler. Ek olarak, toplumların ergenliği tanımlama ve ele alma biçimleri de zaman içinde değişti. Antik Yunan’da ergenlik, bugün olduğu gibi yaşamın ayrı bir aşaması değildi.

Gençlerin çocukluktan yetişkinliğe erken yaşlarda geçmeleri, yetişkin sorumluluklarını ve rollerini üstlenmeleri bekleniyordu. Günümüzde ergenlik aşamasında yaşamın ayrı bir aşaması olarak kabul ediliyor ve gençlere, yetişkin sorumluluklarını üstlenmeden önce kimliklerini keşfetmeleri ve becerilerini geliştirmeleri için daha fazla zaman ve özerklik veriliyor. Bu durum, gençlerin daha asi oldukları çıkarımını yapmaya ve otorite figürlerini dinlememeye meyilli oldukları algısına katkıda bulunabilir. Antik Yunan’dan bu yana dünyanın çok değiştiğini ve bugünün gençlerinin çok farklı bir kültürel, sosyal ve teknolojik ortamda büyüdüğünü de belirtmek gerekiyor. Bu aynı zamanda davranışlarını ve tutumlarını da etkileyebilir. Genel olarak, tarih boyunca gençlerin nasıl algılandığı konusunda bazı benzerlikler olsa da, davranışlarının ve tutumlarının yaşadıkları belirli bağlam ve tarihsel an tarafından şekillendirildiğini anlamak önemlidir.

--

--